Tek bir hayatın olduğunu hatırlatmak, yaşadığımız her günün kıymetini bilmeyi paylaşmak için tam da burada olmalıyız…. Bir söz vardır, dün artık tarih oldu yarın ise bir bilmece ama bugün sana hediyedir bugünün kıymetini bilmek gerekir.

Zamanı nasıl kullandığı, insanın hayat kalitesini belirler. Çoğu insan zamanı heba ettiğinin farkında bile olmaz; çünkü hayat zamanı boşa harcatan tuzaklarla doludur. Zamanı iyi kullanan insanların en temel farkı, bu tuzaklara düşmemeleridir. Aslında insanların çoğunun esas sorunu zamansızlık değil, zamanı etkin kullanmayı bilmemeleridir. Hayatta insanın fark yaratacağı işler, acil olan değil önemli olan işlerdir. İnsan acil işleri yapmaktan kafasını kaldıramayıp, kendisi ve toplum için önemi olan işlere öncelik veremezse hayatı ıskalar. Hayatının sonuna gelmiş insanların pişmanlıkları, hep acil işlerle ilgilenmekten, önemli işlere yeterince zaman ayıramamış olmalarından kaynaklanır.

İnsan hayatta neye değer veriyorsa, zamanını da bu değerlere uygun işlere öncelik vererek yönetmesi gerekir. Kendi önceliklerini bilen insan, kendisi için neyin önemli neyin önemsiz olduğunun ayrımını kolayca yapabilir.

Hayata değer vermek, ‘şimdiki zamanın’ değerini bilmekle olur. Zaman duraklatılamaz, geriye alınamaz, yarına devredilmez; satın alınamaz, borçlanılamaz, ödünç verilemez bir kaynaktır. Bunun ne kadar bilincinde olur ve bu kaynağı ne kadar etkin kullanırsak, o kadar başarılı ve mutlu oluruz.

Zamanın kıymetini bilmek hayatın kıymetini bilmektir.

Eğer bir insana zaman yetmiyorsa onun zamanla yarışmak yerine kendi önceliklerini ve bu önceliklerin dayandığı ‘değerleri’ gözden geçirmesi gerekir. Çoğumuz için geçerlidir bu durum. Pek çoğumuz ‘acil’ işlerden başımızı kaldıramadığımız için ‘önemli’ işlere zaman bulamayız. Başkalarının bir zorunluluk olarak karşımıza çıkardığı acil işlerle uğraşmaktan kendi ‘önemsediğimiz’ işlere zaman ayıramayız. Kaçmaktan kovalamaya fırsat bulamayız.

Büyük taşlar ‘önemli işlerimiz’, çakıl taşları ‘daha az önemli’ işlerimiz, kum ise ‘boş zaman etkinliklerimizdir’. Eğer ‘dolu dolu’ bir hayatı yaşamak istiyorsak önceliklerimizi belirlememiz değerlerimize sahip çıkmamız gerekir..

Hepimiz bu düşüncelerden ilham alabilir, hem yaşadığımız an’ın içine girebilir, hem kendimizi hayatın akışına bırakabiliriz, hem de hayatımızın renkleriyle çok anlamlı eserleri tuvalimize resmedebiliriz.