
Kurtuluş Savaşı yıllarında da
Cumhuriyet’in kuruluş sürecinde de
Belirleyici öğe hep umut ve gelecek perspektifidir.
Aydınlanmanın odak noktası kadın…
Mustafa Kemal aydınlanmanın odak noktasını, hep kadın olarak hayal ediyordu. Medeni Kanun kabul edildi. Resmi nikâh getirildi. Aynı anda birden fazla kadınla evlenme kaldırıldı. Yaş sınırı konuldu, küçük yaşta evlilikler önlendi. Seçme seçilme hakkı, eşit eğitim hakkı, meslek edinme hakkı…
O günün dünyasında yapılan işin önemini anlamak için bir karşılaştırma yapalım, Fransa’da kadınlar seçme ve seçilme hakkına II. Dünya Savaşı’ndan sonra, 1946’da kavuşmuştur.
Niçin bu projede olmalıyım?
Gittiğimiz her yere kanatlarımızda taşıdığımız iyiliği götürmek için…

Umut dolu Türk kadını,
Atasına olan borcunun bilinci içindedir ve daima da bu bilinci koruyacak ve ona layık olduğunu kanıtlayacaktır.
Türkiye Cumhuriyeti, batı toplumlarının 200 yılda gerçekleştirdiği aydınlanma devrimlerini 10 yılda hayata geçiren bir mucizenin adı olmuş, aydınlanma ve modernleşme süreciyle diğer ülkelere ve dünyaya örnek gösterilen bir ülke konumuna gelmiştir.
Ne yazık ki dünyada insan hakları ile kadın haklarının gelişimi aynı zaman diliminde gerçekleşmemiştir. Esasen insan haklarını güvence altına alacak hukuki metinlerin tarihi bin yedi yüzlerin sonlarına dayanmaktadır. Kadın haklarıyla ilgili düzenlemeler ise yüzyıllar sonra hayat bulabilmiştir.
“Sanatın iyileştiren terapi yapan yüzü bana çok yabancı gelmiyor. Kadına şiddet, cinayet, istismara yönelik, ne zaman bir haber izlesem yada okusam kanatlanıp uçmak istiyorum Umut olmak için. Belki vesile olur umutlarıma bu proje… Teşekkür ederim.”